geçen akşam apartmanın kapısına iki devriye arabası geldi.
saat 23 sularıydı. 10-12 kişiydik evde. sohbet muhabbet, yüksek sesli müzik vardı.
pek içimizden gülmüyorduk, bir ağızdan konuştuğumuz da oldu. aramızda çay içen vardı, ays ti içen vardı, içki içen de vardı. fakat herbirimizin havası mevsim normallerinde seyrediyordu. diyebilirim ki, kendi evinde olmanın rahatlığıyla kafası en güzel olan bendim.
polis arabası sesleri duyduk. mahallede vukuat mı var diye hepimiz pencerelere seğirtmişken kapı çaldı. kapımın da bi zili var mübarek küfelik adamı anında ayıltır. zaaaaaart. bastım otomata. kim çalmışsa o yukarı çıkana kadar ben pencereye gittim. bütün mahalleli camlara çıkmış. baktım evin önüne iki polis arabası dizilmiş. memurbeyler kaldırmışlar kafalarını bana bakıyorlar:
- hayırdır memurbey olay mı var dedim
- bütün istanbul sizi dinliyor dedi.
bi gülme geldi bana.
bi gülme geldi bana.
- hepsi mi? derken arkadaşlar şşş pışş ederek pencereden aldılar beni.
gülmeyip naaparsın. mahalleli camlarda. kim gelip kapıyı çalsa, rahatsız olduk dese, afedersiniz deyip gerekeni yapardık. kapıya gelen memurlardan biri de "kapınız bile aralık?" diye girdi lafa. kapımız bile aralık? gençlik filmlerindeki girenin çıkanın belli olmadığı evlere benzetti heralde. dedim "siz aşağıdan zile basınca ben de burdan otomata bastım ya hani, siz yukarı çıkana kadar açık bırakmış olmayayım?"
pencerelerime de henüz perde takmamıştım, sade tül. artık tül ardındaki kalabalığın ne yaptığını çözmeye çalışan eski cine5 şifre çözücüsü mahalleli fuhuş yaptığımıza mı kâni oldu nedir bu böyle iki takım araba gelmiş. yok artık. sanki zorluk çıkartırsak toplayıp götürcekler merkeze. arkadaşlara baktım. onlar da beni zor duruma mı sokmuşlar gibi bi sessiz, mahçup haller içindeler.
ama bi an hoşuma gitti. helal olsun yani "bütün istanbul"... kolay değil.. :)
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder