31.07.2012

tatil: datca

biraz deniz biraz uyku 
tum istegim buydu
tatile gidildi, hatta dönüldü.
sayili gun cabuk geciyor. 7 gun firt diye gecti. aksam ezaniyla oyundan zorla eve cagirilan cocuklar gibi olduk

datca guzel yer.
her gidenin pansiyoncuya bakip ulan ben de yaparim bu isi demesi ise adetten.
biz de kurduk hayalini. yaz sezonu boyunca calissak kisin kazandigimizi yesek fena mi?
dedik 8 oda olsa, kahvalti da versen, elektrik şu kadar olsa, suyu gunes enerjisiyle isitsan, su depon da olsa... iyiii iyi...

istanbuldan gelenler belli, onlar daha yorgun, sanki pansiyoncular ve yore halki istanbulluya daha cok aciyo. ya da bana oyle geldi. 

bu bet sehre doneli ise 2 gun oldu. salak gibiyim. 
az once isten geldim, eve girmeden assadaki bakkaldan bira aldim, icip yaziyorum. yazayim dedim, blog da kendi icinde bir sorumluluk, belki okuyani vardir. anlatalim.

ne alcam, marmara gold aldim essek kadar. tatilde yemisiz paralari. oturdum iciyorum. 
yarin nerden baksan en az 60 insanla gorusme yapicam. ses vardi aydan sener den de oteye. allah selamet versin derler ya. oyle.

geldigim gun kendimi valizlerle eve suruklerken, durdum bi esintili pasajda mola verdim golgede. bir amca da karsimda dukkanin onune atmis tabureyi oturuyo. insanlar vizir vizir, sesler ugultular. amca ben oturdugum sira telefonla konusuyordu, konusmasi duzgundu ama tipinden anladim hemen ya rizeli ya trabzonlu. eski bir amca oldugu icin telefondakine diyor ki "yazihanedeyim". yazihane mi kaldi beyamca artik hep ofis oldu onlarin adi. kapadi telefonu bakti bana. selamlastik. benim kapkararmis tenime bakinca akla gelen en makul soruyla girdi konusmaya amca. tatilden mi donuyormusum. evet. nerden. datcadan. ve sormadi ama ben ekledim, yetmedi dedim. herkes bilsin yetmedigini. gulumseyerek basini salladi. bugun yine iyiymis istanbul, esiyormus biraz, dun daha fenaymis. nereliymisim. o rizeliymis. niye buradasiniz, rize harika bir yer donsenize dedim. olmuyormus ki, cocuklar hep burdaymis. ama arada sirada gidiyorlarmis, orada evleri varmis. benim orada evim olsa terkederim burayi dedim. tatilden donusumun butun mutsuzluguyla kestirip ata ata konusuyorum, az daha konussak atar yapicam. amcaya mi kendime mi istanbula mi belli degil. belirsiz. karisik. hepsi.

tam anlatiyordum amcaya da ayakustu şu guneyde bi yerde is bulup oraya yerlesme hayalimi, yazihaneye biri geldi, ben de kalktim oyle. neyse sonra anlatirim belki.

simdi gelelim tatil icin datcayi dusunenlere yasadigim tecrubeleri aktarmaya. biraz ise yarayalim. ozet gecicem, su gezi yazilarindaki anlamsiz edebiyatlara girmiycem. 

datca tatili disko, bar, gece eglencesi ve piyasa yapmayi dusunmeyenler icin uygun. 
amac dinlenmekse datca iyi bir adres. 
biz palamutbukunde kaldik. 
palamutbuku orta olcekte sahili olan bir yer. orta olcek ne lan diyenlere ne biliyim ben de bilmiyom orta olcek ne demek ama iztuzu kumsali gibi ucu bucagi gorunmez degil, kucucuk de degil. bastan sonra 15 dakka yuru bitirirsin orta olcek oluyo iste.
sahil cakiltasi. deniz mis.
sahilin hemen ardinda agaclik golgelik cafeler var.
palamutbukunde denize neresinden girerseniz girin sezlong parasi semsiye parasi vermiyorsunuz. 
restoranlarda her yerde fiyatlar makul. 
biz tavsiye uzerine sevgin apartta kaldik. cok da memnun kaldik. 
bizle gelen diger ciftimiz fincanla ilvanlim bedya pansiyon da kalip epeyce mutsuz oldular. 

ben mutfagi olan bir pansiyon odasi istemistim. cunku datca cevresinden palamutbukune gelen koylulerden taze ve hormonsuz meyve sebze kahvaltilik alip doya doya yeme pesindeydim. zevkle de pisirdim yedik. cok guzel oldu.
datcaya varinca datca merkezde cumartesi gunleri buyuk pazar kuruluyor. benim gibi kendim pisirip kendim yerim diyorsaniz tatilin ilk gunu cumartesi olacak sekilde planlayin ki pazara gidip haftalik alisverisinizi yapin. kekik bali, zeytinyagi, meyve sebze hersey var.
gerci palamutbukunun pazari da pazar gunuymus. datcanin pazarini kacirirsaniz palamutbukune de geliyo bazi koyluler.

bak ben rakiyi pek sevmem. ama kirk yilda bir degecekse takilirim. bir gece bizim odanin deniz manzarali terasinda mangal yaptik arkadaslarla. 
raki icilecekti ben de uyum yapayim dedim. votka tonik nereye kadar. 
zeytinyagli borulcem cok tuttu o gece.
6 tek ictim bana misin demedim. cok tatli geldi. ulan hep icsem mi ben bunu dedim. ama temiz hava, ortam filan da kabaran sempatim de onemli faktorler.

sonraki gunler eski datcayi da gezdik. fotograflar cektik koyarim sonra buraya. ugrasamam simdi. eski datca denize cikisi olmayan minik bir köy. can yucelin yasadigi yer olmasi nedeniyle ilgi cekici. can yucelin oturup ictigi koy kahvesinde birer cay ictik.o sacma fotograflardan da cektik evet, hani can yucelin son sarap sisesi ve kadehini arka yanimiza alarak poz vermeler. kimbilir bizim gibi kac dandik gezenti yemistir ayni boku. naapican sacma ama yapiyoz bunlari hep.

tekne turuna da gittik. knidos turu istiyorduk ama yolu uzundu, bir dahaki datca tatiline artik knidos  dedik, daha kisa suren 5 koy gezdiren mesudiye turuna katildik. 
maalesef kafilede 13 liseli vardi ergenliginin zirvesinde. koylarda mola verilince birbirlerini gaza getirmek icin "atlamayan bursasporlu" diyordu iclerinden birkac sivrizeka, oburleri de bursali olmayi kendilerine yediremeyip "vira bismillaaaaah" deyip atliyorlardi. evet vira bismillah diye bagirdiklarini duydum. liselilere ragmen gezimizden, kaptanimizdan cok memnunduk. kaptanla bir ara datca hakkinda sohbet ettik, kendisi yerlisi ve datcanin hizla bozulmakta olusundan muzdarip. halbuki datca oyle sapa yerdeki ve o kadar yavas bozuluyor ki bence, ama tabi bir datcaliya boyle demek kufur olur, sustum.  basimi da onume egdim cunku kaptanin sararmis gogus killari kuvvetli ruzgarin etkisiyle adeta bir basak tarlasi gibi dalgalanmaktaydi. basimi egmesem adam dertli derli datcadan bahsderken gulecektim, hic olmayacakti. 

turumuzun adi burak tur du. datcadan hareket eden bir tur. bak onu da tavsiye ederim, verdikleri yemek de lezzetliydi, icki, cay vs satisi da gayet makuldu. ergenler kismi sans isi.

iste boylece gecti gitti bir tatil daha. seneye 15 gunden az olmamak kaydiyla yine bir tatil dusunmeye basladik bile. dusunerek serinliyoruz. 

sahilde sarap icip billie holiday dinlemek de muhim bir aktivite. bence yapin. ses  billie holiday den olacak, sarap muhtelif...  siz de benim gibi evlenme teklifi alir misiniz bilmem.

fuat saka si, aksamlari sarap icerek ud calan goz kapaklari dusuk amcasi da aksam bonuslari...

son sozumu istanbula sakladim:
- ey guzel istanbul! sana hala guzel diyenin ben aq.

20.07.2012

tatil: genel

ne moral bozucu bi cumledir bu da.
ne zaman ki istanbulda nihayetsiz bir hayat gailesinin, baz istasyonlarinin etki alaninin, kalabaligin ve trafigin icine girdim; iste o zaman anladim o agizlardaki 'bir tatile cok ihtiyacim var' ve benzeri deyislerin anlamini. 

ben izmir'deyken hic tatile ihtiyacim olmamisti ama yine de bi degisiklik olsun diye gitmistim hep oylemesine. 

simdi 2 yildir istanbuldayim,
icim kurudu.
kabuguna bakinca iyi sanilan, giderek ufalmis, sertlesmis, kararmis ceviz ici gibiyim.
hos, gecen yil bir hafta cesmeye attiydim kendimi. ama demek ki tam olmamis. tam atamamisim.
bu yaz tatille bozdum kafayi.

benim de tatile ihtiyacim var, ve hatta neresi oldugu onemli degil sirf istanbuldan uzaklasmak iyi gelecek ve dillerdeki tum o tatil kliseleri... ne varsa... o laflar artik beni de anlatiyor dostlar.

kucuk bir tatil kasabasina yerlesip domat biber ekip yemeyi hayal edeli, o siiri okuyali nerden baksan 6 sene oldu. hayat ne tuhaf, o hayalin tam tersi istikamete firlatti beni.  kimbilir daha kac kisiyi... 

bu ara yine guneye gidip yerlesmeli demeye basladim. bunun hayalini kurdukca rahatliyorum. hakkinda konustukca hafifliyorum. hatta ayrinti veriyorum cok guzel oluyor. 
daha gercekci duruyor.

8.07.2012

terli yazı

"takınsam kanat manat, kuş muş olsam seğirtsem.."
N.Fazıl

yazla ilgili temel sorunlardan biri, her karşılaştığın insanın söze "çok sıcak"la başlaması. 
tespit serinletmiyor.
ben sessizce kaderine razı olanlardanım. kendi halimde terliyorum kenarda.
eh, sıcaklardan kafanın çalışmaması, düşünmenin yavaşlaması ya da yavanlaşması yüzünden bu halimiz.....caksı cak sıcak...

geçen gün birine dedim ki, ticarete atılıcam. dedi neyin ticareti. dedim ne olursa, genel. ben atılma kısmına tavım. baksana, atılmaya atılmaya atıl kaldık.
kafam karışık. 
sıcaklardan muhakkak. 
ey istanbul, sen koca bir baz istasyonusun.
öte yandan,
yazar yıllık izninin bir bölümünü kullandı, yarından itibaren çalışmasına devam edecek. 
sesi kısık, tipi atık. buna rağmen işyerinden, tüm yılın en kral performansını sergilemesi için bekleniyor.

yaklaşık bir ay sonra başka bir iş yerinde çalışmaya başlamak var önümüzde..
yeni iş, yeni düzen, yeni insanlar.. 
bi de bunlardan bir kısmı arkadaşların. bildiğin arkadaş yani içersin sıçarsın birlikte, şimdi hoop işyerinde bi roller bişeyler. bunlar hep sorumluluk...
bak bunlar hep sinir bozukluğu.

bir de vedat sakman var, şarkıları serinletici. tatile giderken alıp götürmek lazım bu adamı, denizden gelen esintiye karşı dururken kulağa yerleştirmek lazım.