nihayet beklenen günün sabahı. 06:30. durdur. alarmı.
hadi kalk git. kap şu işi artık. ilk iki görüşme olumlu. olacak gibi.
yavaş kalk şu yataktan bee. baş dönmesi ve güne mal uyanmak.
her gün ilk gördüğün dolap kapağı. ilk duyduğun kuş kanatlanmaları. hayat gerçekten... hadi herneyse şimdi önce duş. duştan sonra da şu sinirbozucu ıslaklık... kurutucu olsa küvetlerin tepesinde. havluları galaksideki seyahatlar için kullansak artık...
kostüm hazır akşamdan. risk yok. beyaz gömlek, diz hizasında terbiyeli siyah kalem etek. ve mutlaka bi yerlere inci. mesela kulağa küpe.
kahvaltıya vakit yok, bi kaşık bal at ağzına. mideye bişe gönder. yolda sigara içer miyim, içerim çünkü illa ki.
önce beyaz gömlek. yukardan aşağı düğme iliklemece. tam iş görüşmesi hazırlığı. buraya bi müzik lazımdı. şöyle
moby'den,
placebo'dan. havalı bişeyler. şimdi gidip taksam mı bi müzik. havaya gire.. vakit yok ne diyosun be. giy eteğini. aldın kilo aldın sen. oldun bi kesmeşeker. naber. hafif bi makyajla çıkmalı, kuaförde şimdi vakit olmaz. trafik olmasa. çanta hazır. dur telefon yastığın altında kaldı.
nerde ayakkabılar. burnu kapalı yeni ayakkabılarım. yeni aldım nereye koydum ben onları. haa buzluğa atmıştım geceden. hadi bakalım hakkaten işe yarayacak mı, açılacak mı ayakkabılar. anam bumbuz olmuş bunlar uuf. kapalı ayakkabı giy dedi hemşîre. yok ki dedim. yoksa yeni al dedi. o derece yani. genel müdîre ayak parmağı görmekten hoşlanmıyormuş. kaz gelecek yerden.
şu halime bak vallahi yaa. hiç de böyle hazırlanmadım bi işe. herşeyin bi ilki. bi de almazlarsa, tüm bu maymunluğumla kalıcam. ama olcak sanki olcak böyle içimden bi his.
e hadi alassmarladık.
pis vuruyo bu ayakkabılar. yok bunlarla geçmez gün. nası da tipsizler fiyonk miyonk. kuaför 8'de açacaktı. yeni de olsa artık basıcam arkalarına yapçak bişe yok.
zonklayan ayaklarla nası yapıcam muhteşem iş görüşmesi çok merak ediyorum. cevap veriyorum: oturarak. bi tur koşar mısınız der mi acaba. derse koşar mıyım. haha.
fırıncı yine yapmış o küçük poğaçalardan. bakkal daha açmamış. valla en güzeli esnaflık. herkes kendi halinde. bi tek ben 23 nisan sabahı okula giden öğrenci gibiyim. birilerine kendimi beğendirmeye gidiyorum. duruma göre ikna etmeye bile çalışabilirim.
kuaför açmamış. saat 07:56. inanmıyorum yaa gelene bak. bu halimle şimdi. günaydın naber. kuaförü bekliyorum evet. 9'da görüşmem hıhı. penguen gibiyim di mi hahahay(yaaaa). sen de işe gidiyosun heralde. iyi hadi geç kalma. tamam sağol. haber ederim merak etmeee.
nerde o hiçbi hikayeye takılmayan burcu, nerde kuaför kapısındaki bu tip.
07.58. kuaförde. demek bu kuaför salonları günün her saati saç kokuyo. nereye oturayım. nereye istersem. kırık fön olacak dün de bahsettiğim gibi. demek 1 yıl rusya'da çalıştınız. rusyada aynı salonda her kuaförün kendi koltuğuna gelen müşteriden para kazanması değişikmiş doğrusu. saçımın ön tarafındaki bukleler daha sık olabilir mi. buradaki halk otobüsleri misali desenize. öyleymiş ben de duydum, türk kuaförleri dünya çapında diyolar. hoş, güya bizim her bişeyimiz dünya çapında ya, di mi. hahahaaaama tabi doğruymuş bu, doğruymuş. tamam böyle iyi oldu. taksiyle gidicem, yarım saatim var yetişirim heralde.
bas topuklara. ayakkabıların küçük gelmesi günün ilk aksiliği. ilk alamet. demek bu hikayedeki cinderella ben değilim. ayakkabı ayaklarına bir türlü uymayan o üvey kardeşlerden biriyim. ayakkabıyı giyebilmek için topuklarını mı kesmişlerdi o kızlar. masal öylediyse o ne vahşet. yürü burcu az kaldı ha gayret.
trafiğin daha az olduğu bi yerlerden gidelim lütfen. 9'da orada olmak zorundayım, acelem var. haklısınız kimin acelesi yok ki bu şehirde. trafik inanılmaz. haklısınız insanımız da inanılmaz. insanımız nedir ya, televizyondan mı öğreniyorlar bu ağızları. iş görüşmesine gidiyorum evet. tipimden anladı hemen tabi. evet olursa iyi bir şirket. bakalım. teşekkür ederim eksik olmayın. tanıdık mı. beğendi bu beni. başvurulan şirkete taksicinin araya adam koymasıyla girmek. yok artık. nerdeyse geldik. giy şu allahın cezası ayakkabıları.
08:55 lobiye kazasız belasız giriş yapıldı. ayaklar artık yok. sağlık olsun. hadi bihmillah fazla beklemesem. daha burdan işe gidicem aq.
bu kız da mı görüşme bekliyor. kolyesi incili. ben de iki tanecik bunda bi düzine. ikinci alamet. aynı saatte mi çağırmışlar ikimizi de hayret bişey. bakiyiiim hadi burdan buyrun. önü açık ayakkabı giymiş bu. ulan hemşîre yedim seni. bi bana baksa da merabalaşsak bari. ne bu böyle iki rakibe havası. hah geldi koordinatör titrini ziktiğim merabaaa. kızın adı özgeymiş. özge meraba dedi. koordinatörün gelmesi gerekiyormuş beni farketmesi için.
önce özge girdi içeri. hadi bakalım. özge'nin görüşmesi bittiğinde bana gelip "sizinle konuşmaya gerek kalmadı burcu hanım özge hanımın inci kolyesi herşeyi halletti" diyolarmış mesela. ben de o zaman "alenen ortada olan o ayak parmaklarına rağmen mi" deyip şok'e olarak çıkarım.
fakat özge'nin çıktığını görmedim. özge sessiz sedasız ortadan kayboldu. arkamdan "lütfen burdan buyrun burcu hanım" dedi biri. sılovmooşın döndüm arkama gülümseyerek, önce ben durdum sonra buklelerim. bir-iki ağır ağır salındıktan sonra.
*
işi alamadım aq. o kadar bekleyiş, eziyet, masraf ve gayret kıçıma kaçtı. doktor bey tuttuğumu koparamamak gibi bi sorunum var. görüşme esnasında müdür ayaklarıma hiç bakmadı.
orada çalışan hemşîre de o günden beri soruyor kinayeli:
"ne lobi ama di mi hemşîre?" :))