15.10.2012

biraz olsun

yine bir iş çıkışıydı -esasen lafını etmeye değmez. 
çoğunlukla gittiğimiz yerde toplandık. ne yapacaktık, biraz içip zamanı geçirecektik. sıkıcı seçenekler arasından bir arada olmayı seçmiştik. eğleneceğimize ihtimal vermiyorduk -ihtimaller arasında yoktu bile. 
epeydir gerçekten eğlenmiyorduk.

çoğunlukla gittiğimiz yerse, diğer çoğunlukla gidilen yerler gibi dekorunda eski tip koltukları, masalarıyla birlikte, özellikle loş bir ışıkta, yağmurda sigarası ağzında yürüyen bir james dean ya da balkondan sarkan bir marilyn monroe afişi ile birkaç toplu eğlence karesi içeren içki reklamı posterlerle bir konsept tutturmaya çalışan yerlerdendi. 

bulunduğumuz yerin duvarlarındaysa artık çoğu yaşamayan müzisyen ve edebiyatçı fotoğrafları vardı. benim sırtımı yasladığım duvarda tepemde dostoyevski vardı mesela.


içimizden biri bir ara,  yaptığımız eften püften sohbetten kafasını kaldırıp duvarlardaki insanların fotoğraflarına bakmaya koyuldu ve şöyle dedi:

- onlar işte, biraz olsun istedikleri hayatı yaşayarak gittiler burdan.

4.10.2012

sanki

tam emin değilim ama, o çok aradığınız huzur, kıçınızı yırtarak elde edebileceğiniz bi şey değil gibi görünüyor.

1.10.2012

küreselleşme

dünyanın bir köşesinde yaşanan çalkantının dalgalarının bambaşka sahilleri dövebilmesi.