yeni bir ofis hikayesi.
iki sekreter arkadaş, ben ve yukarıda odasında oturmayı sevmeyip genellikle ofiste vakit geçiren müdür.
canım sigara çekiyor, kalkıyorum. beni gören sekreter arkadaşlardan sigara içeni de ayaklanıyor.
o esnada peşpeşe telefonlar çalıyor, ofiste olan suzan abla birine bakıyor ama öbürü çalmaya devam ediyor. sigaraya gelmiş olan sekreter arkadaş hızlı davranıyor, diğerine bakıyor. biraz şaşkın konuşuyor, sonunda telefondaki kişiyi müdüre bağlıyor, ayrılmayın lütfen. pıt.
yanıma geliyor, bana bakıp diyor ki:
- seni değil ama eşşeğini tanıyorum.
- o ne be?
meğer klasik bir çalışma hayatı tepkiselliği olarak dilinin ucuna geleni arayan kişiye söyleyemediği yerden bana devam ediyormuş. demek ki arayan da başçavuşmuş. :))
"ne dedi ki" dedim. sert ve derhal bir sesle, "ben başçavuş Obarey Kıymıkoğlu, kurucunuzla görüşmek istiyorum" demiş.
kurucu kurduktan sonra göğe yükseldi bizi ordan izliyor deseydin, dedim. o daha makul yaklaşıp müdüre bağlamış.
iyi bize ne. biz sigaraları yaktık tellendiriyoruz.
bi süre sonra kapı aralanıyor, gelen müdür.
-evet müdür bey?
-bu bana bağladığın başçavuş mudur nedir. tam bi fırıldak. bundan sonra ararsa, bana sormana gerek yok direk odama bağla.
ikimizde bu söylediğinden "onunla özel konuşmak istiyorum" gibi bişey anlıyoruz. ama müdür devam ediyor:
- yani ben alt katta ofisteyken, yukarı odama bağla. telefon çalsın dursun.
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder