"..ya aslında ikimizde şehlaysak Scrat ve
üzülmeyelim diye kimse bunu bize söyleyemiyorsa?"
b.s.
çoğumuzun arkadaşları arasında, kendi mesleğini açıkça sevmeyip başka işlerde şansını deneyen maceraperestler vardır. benim perestim scrat. hikayesi de bir yıl öncesine ait.
scrat bir gün arayıp bir iş bulduğunu haber verdi. gıda üzerine üretim yapan orta ölçekli bir kuruluşta yetiştirilmek üzere eleman aranıyormuş. bilmemne tereyağları diye bir firmaymış. internetten incelemiş. düzgün bir yere benziyormuş. başvurmuş, işe alınmış. scrat, firmanın idari binasında ofis işi yapacakmış. iş görüşmesi sırasında bizimkine demişler; "servisimiz var, işe servisle geleceksiniz" diye. :))
işe başlayacağı sabah giyinmiş kuşanmış, on numara makyajını yapmış, tam vaktinde çıkmış dışarı servisini beklemiş.
tam önüne bir kamyonet yanaşmış. arkası penceresiz tamamen kapalı, hani arkası buzhane gibi olanlardan... hani dondurma kamyonu gibi... (gözünüzde canlandırın fotoğraf buldurmayın bana yaaa) pencerelerin olması gereken yerde bilmemne tereyağları yazıyormuş.
şoförün yanı doluymuş. (daha kıdemli bi çalışan heralde o)
eee? bizimki nerde gitçek?
eee? bizimki nerde gitçek?
scrat kamyonetin arkasına bir daha bakmış, yüzü seğirmiş, gülecekmiş ama neler oluyor merakıyla dur daha gülememiş.
şoför inmiş, scrat'la birlikte kamyonetin arkasına gitmişler, şoför hızla iki kapıyı tutup açmış.
scrat içeride karanlıkta ayakta durmaya çalışan, tavana çarpmasın diye başını eğmiş, kendi gibi bakımlı hoş bir kızla göz göze gelmiş.
kız ayakta kalma mücadelesi içinde nerdeyiz nooldu der gibi bakıyormuş.
içerde ne oturacak bir yer, ne bakılacak bir pencere varmış.
scrat şoföre dönmüş, kıyamam girdiği şoktan heralde, sora sora şunu sormuş:
"ayakta mı gideceğiz?"
şok bu. insana neler dedirteceği hiç belli değil.
şok bu. insana neler dedirteceği hiç belli değil.
halbuki mesela "insanların bindiği servisiniz yok mu?" yerinde bir soru olurdu. ya da
"niye tereyağların olması gereken yerde ben varım? bana baksana sen, tereyağına benzer bir halim var mı benim?" cırlaması ya da bırak yaaa sadece şu: "şaka mı bu?"
şoför ciddi ciddi bişeler anlatmış ama -boşver o zamanda ve şimdi de- ne önemi var ki?
scrat tüm prezentabllığıyla binmiş arkaya, binerken içerdeki kıza "günaydın" demiş.
kızın günaydını ise şoförün tpuff tpuff! diye kapattığı kapı sesleri arasında yitip gitmiş.
kız bi anda yokolmuş. yani her yer karanlık. ortalık makber yeri.
scrat tutunacak yer aramış, kıza da sormuş, kızın tekniği iyi. çantanı yere at demiş ve tutunabileceği yerleri tarif etmiş.
bunlar iki şaşkın, yolculuğa hazırlar artık, araç hareket etmiş. scrat sıkı tutunduktan sonra
artık kahkahayı koyvermiş. bitmeyen sinirsel bir kahkaha nöbeti. düşünüyorum da o karanlıkta yanındaki zavallı kız için korkunç olmuştur.
zaten scrat anlatırken diyor ki,
"burcu istisnasız yol boyu nöbetler halinde geldi gülmeler. yanımdaki kız önce tıs tıs tıs gülüyordu, sonra o da manyakça gülmeye başladı." belki de kızcağız manyakça gülerek sempatik olursa, scrat'ın ona acıyacığını, kahvaltıda ekmeğine sürmeyeceğini düşünmüştür, kimbilir. onun işi daha zor.
scrat ne kadar gittiklerini bilmiyormuş. azılı suçlu ya da bir külçe altınmışçasına yolculuk ediyormuş.
bilmediği bir süre sonunda ve artık karanlığa gözleri çoktan alıştığında araç durmuş. kapı açılmış. ışık ve nurla dolmuş içerisi. scrat'ın gözleri kamaşmış, yavaş yavaş ışığa alışmış. "tüm inananlar orada toplanmıştı burcu" diyor.
bu hikayeyi telefonda gülmekten karnıma ağrılar girerek, nefesim kesilerek, genzime tükürük kaçırtarak, öksürerek ve balgam çıkararak, adeta gülmekten ölerek dinledim. kalan tüm enerjimle ve defalarca baştan alarak şöyle diyebildim:
"işin içinde tereyağ olmasından anlamalıydın scrat"
bu hikayeyi telefonda gülmekten karnıma ağrılar girerek, nefesim kesilerek, genzime tükürük kaçırtarak, öksürerek ve balgam çıkararak, adeta gülmekten ölerek dinledim. kalan tüm enerjimle ve defalarca baştan alarak şöyle diyebildim:
"işin içinde tereyağ olmasından anlamalıydın scrat"
:D
YanıtlaSilAyrıntıları iyi hatırlamışsın. Karanlıktaki o gülüşlerime karşılık veren kız konusunda haklı olabilirsin. Ortak acılı yolculuğumuza rağmen arkadaşlığımız günaydın ve iyi akşamlardan ileriye gidememişti.
Servisin kalabalık olduğu günlerde araçtan inerken beyaz kadın ticareti yapan araçlara benzetmiştik, hatırla.
Kalabalık bindiğimiz zaman daha fena oluyor tutunacak yer zorluğu yaşanıyordu. Hatta bir keresinde bir adamda bizimle binmişti. Düşünmüştüm bu karanlıkta kızlardan birinin poposuna el atsam ortalık amma karışır, ama adam iyice bir adama benziyordu. Gerçi kendi iradesiyle çıkamadığı o işyerinden kurtarırdım belki onu.
Çok güzel anlatmışsın, saçma bir anıyı anmak bu kadar keyifli olabilirdi.
akşamüzeri telefonda söylediğini yazmamışım değil mi bak nası "kadim" bi dostum hakkaten. :))
YanıtlaSilHem kadimliğimden hemde benim çıkarabileceğim huysuzluktan yazmadığını tahmin ediyorum. :)))
YanıtlaSil