23.12.2013

danny boodman t. d. lemons 1900

"zamanınızın çoğunu "neden?" diye sorarak boşa harcıyorsunuz. kış gelir ve yazı bekleyemezsiniz. yaz gelir ve kış endişesi ile yaşarsınız. daima yaz olan, ol(a)madığınız bir yerin peşindesiniz hep"
1900

imdb şeysi

Bu filmde cazı ben buldum diyen ükela dümbeleği adama, 1900 ün verdiği ayar, filmlerde verilmiş gelmiş geçmiş en iyi ayarlar listesinin tepesindedir. hiç unutmam, o sahneye varınca, ağzım açık bakakaldıydım. yıllar sonra yine izlediğimde filmde yine o sevdiğim zen kafasının izlerini buldum. 
filmde bir de, "resmin düşmesi", "bir çivi ne zaman vazgeçer bir resmi taşımaktan?" gibi çivi resim benzetmeli çok hoş cümleler de vardı şimdi tam hatırlamıyorum. 

filmin finalindendir, izlemediyseniz okumayın aşşayı:


max:

-benimle gel 1900, büyük patlamayı rıhtımdan izleyelim ve sonra sıfırdan başlayalım, bazen en geriye, başa dönmen gerekebilir 1900; iyi bir öykün ve onu anlatacak bir kimsen oldukça gerçekten işin bitmemiştir, unuttun mu bunu bana sen söylemiştin.
şimdi anlatacak ne çok öykün vardır senin düşünsene.
dünya senin her sözünü can kulağıyla dinleyecek.
müziğine deli olacaklar inan bana, tüm şehir...

1900:

-tüm bu şehir
sonunu göremiyorsun
son, lütfen, lütfen bana onun sonu nerde gösterir misin?
şu geminin iskelesinde her şey gzeldi, ve paltomun içinde ben de muhteşemdim, çok yakışıklıydım, ve harika görünüyordum, ve gemiyi terk etmek konusunda hiç tereddütüm yoktu.
sorun yoktu.
beni durduran gördüklerim değildi max, beni durduran görmediklerimdi.
bunu anlayabiliyor musun?
görmediklerim.
bu koca şehirde sondan başka her şey vardı, ama bir sonu yoktu.
görmediğim şeyse, bütün her şeyin nerde son bulduğuydu.
dünyanın sonu.

piyanoyu ele alalım.
tuşlar başlar.. tuşlar biter..
bilirsin ki onlardan seksensekiz tane vardır, hiçbiri sana farklı bir şey söylemez.
onlar sınırsız değildir.
sınırsız olan sensindir.
ve bu seksensekiz tuş üzerinde yapabildiğin müzik sınırsızdır.
ben bundan hoşlanıyorum.
bununla yaşayabilirim.
beni geminin iskelesine getiriyorsun ve önüme milyonlarca tuşu olan bir piyanoyu itiyorsun.
bu piyanonun tuşları sınırsız.
eğer sınırsız sayıda tuşu varsa o piyanoda çalabileceğin hiçbir müzik yoktur.
bu tanrının piyanosu.
tanrının caddeleri, görmüyor musun, orada binlerce cadde vardı.
nasıl yapıyorsunuz, yalnızca birini nasıl seçiyorsunuz?
bir tek kadın.
bir tek ev.
kendinin diyebileceğin bir toprak parçası ve seyredebileceğin bir tek manzara.
ölmek için bir tek yol.
bütün bu dünya nerede biteceğini bilmeden üstüne yükleniyor.
nerede sona erebileceğini bile bilmiyorsun.
yalnızca bunu düşünerek parçalanacağından hiç korkmadın mı?
onun içinde yaşamanın muazzamlığını...
ben bu gemide doğdum ve dünya benim yanımdan gelip geçti.
ama her seferinde ikibin kişi.
ve burda arzular vardı.
ama asla geminin pruvasıyla kıçı arasına sığdırabileceğinden daha fazlası değil.
mutluluğunu sınırsız olmayan bir piyano çalarak yaşarsın.
ben bu şekilde yaşamayı öğrendim.
kara.. kara benim için fazla büyük bir gemi.
çok güzel bir kadın.
çok uzun bir yolculuk.
çok yoğun bir parfüm.
onun müziğini nasıl yapacağımı bilmiyorum.
bu gemiden ayrılamam ben.
en iyisi yaşamıma burda nokta koymak.
hem ben hiçkimse için var olmadım.
sen bir istisnasın max.
sen burda olduğumu bilen tek kişisin.
sen azınlıksın.
ve buna alışsan iyi edersin.
affet beni dostum.
ama burdan ayrılmıyorum.

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder