27.12.2010

işyerinde kötü parti yoktur az votkadır o...

"göbeğinden işeticiiiim seni!" dedi delikadir.
tv de sağ alt köşede sensiz yaşanmaz yazıyor. perihan savaş, kadir inanır'ın en güzel haliyle oynuyor. sonuna denk gelmişim. perihan bizi düşünmüyosan karnımdaki çocuğumuzu dedi. kadirin şoka girişinden anlaşılan bebeği yeni öğrendi. haliyle mutlu son. 
başka bi kanalda hayallerim aşkım ve sen başladı. bi sürü türkan şoraylar. neydi bu vatka modası kıyafetlerde. neler çekti şu insanoğlu hakkaten. seksenler mi doksanlar mı. vatka ve tuhaf saç kesimleri... ben başka bişeyden bahsedicem asıl.

dün akşam o ne kudurmaktı öyle? hem de iş arkadaşlarınla.  prensipsiz edepsiz.  öğlen iki başarılı sunum yapmanın sarhoşluğuyla keyfim gayet yerinde. başladı akşam işyerinde yılbaşı partisi. güya müzikler bendendi. her telden de koyduğuma inanıyordum, bence herkesi mutlu edecektim. fakat tabi ki ahmet kaya ya da musa eroğlu'ndan içli türküler düşünememişim. bana bıraksalardı efendi gibi ayarlamıştım ben yemekte ne dinlicez yemek bittikten sonra nelerle kudurucaz ve sonra gece biterken nasıl sakinliycez.

ya ben lan neyse bi şey demiyorum
fakat her türlü insan çeşidinin olduğu ortamlarda her zaman olduğu gibi müzikte de türler ve kültürler şoku yaşandı bitti saygısızca. ki ben, içki içerken dinlediği müziğe göre ruh hali değişenlerdendim. ve yine değişim geçirdim.  ama açıklamama izin ver, çok ağır türkülere filan girdiler demek ki acilen bişeyler yapmam gerekiyordu. içkiler şirkettense partiyi erken terketmek aklı başında bir insanın yapacağı iş değildi. deliliğe vurdum artık. bi ara kendimi bülent ersoy'dan ablan kurban olsun sana isteğinde bulunurken kaydettim. evet oldu bu. ama beni siz delirttiniz canım insanlar. nerden nası aklıma geldi o şarkı. o şarkıyı, küçüklüğümden, salondaki koyu kahve vitrinimizin orta raflarından birindeki üç parçalı müzik setimizin içinden gümbürderken hatırlarım. annem sever dinler coşardı bu aptal şarkıyla. annem bana az etmedi. annemi özlemiş olabilir miyim. 

sonra zaten amaaan boşver deyip parti ve içki bitene kadar gönlümce duracell'e bağladım. hopladım zıpladım güldüm. ordan çıkan bir takım iş arkadaşlarımın peşine takıldım, başka bi yerlere gidip orada da hoplayıp zıplamaya devam ettim ki,  vücudum benim gibi bir eğlence mikrobuyla mı uğraşsın, günlerdir bir türlü alt edemediği sinüzit mikrobuyla mı. yazık.

netekim eve geldiğimde müthiş bir açlıkla yüzleştim. napsam napsam. sahanda iki yumurta kırsam, yanına bi sallama çay. yavaş ye boğulcan. sonra uyumak değil bayılmak diyoruz biz ona burcu. varmış demek ki bi kudurma ihtiyacı. 
giderildi.

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder