ne bu mobbing? ne biçim ismi var bunun?
konuya sizler için eğildim sevgili mobinkçiler.
iş yerlerinde bazı muzır çalışanların, kıl oldukları iş arkadaşlarına yaptıkları üstü örtülü eziyetler, yakası açılmadık kinayeler, dışlamalar, ayak kaydırmalar gibi terbiyesizlikleri ifade eden bir kavram. hikayelerin ortak noktası üstü örtülü saldırı şeklinde olması, aleni yapılmaması. kendi halinde çalışan kesimin kulağına bu söylediklerim yabancı gelmeyecektir. kendi çapında mesaisine günler, aylar, yıllar boyunca tahammül etmeye tüm enerjisini harcayan hangimiz bir takım hırslı tiplerle, kraldan çok kralcılarla küçük savaşlara davet edilmedik ki? o anlamsız savaşlardan kaçsan bi türlüüüü kaçmasan bitürlü… fakat acıklı gerçek, hayatındaki tüm arzusu, günün>ayın>yılın elemanı olmak olan bu modellerle, aynı kurum çatısı altındaki bir aradalık hali. evdekilerden çok onları görürsün, nasıl kaçacaksın bu sümsük düelloculardan?
ama şurda biz bizeyiz şimdi allaşkına. sosyal yaşamı matruşka misali soyup soyup tanımlayalım, ayırt edelim, yadırgayalım, indirgeyelim gayretlerinin epeydir suyunun çıktığı da bir gerçek. modern bilimin maddeyi atomcuklarına ayırarak yaptığını, insanların gündelik hayatları üzerinde yapagelmek acaba hangi tıkalı düşünce damarlarını açıyor ben anlamıyor. yoksa kendi halinde akışkan düşünce damarlarına gereksiz yere anjiyo mu yapılıyor? vatandaş burcu sırf meraktan soruyor.
işyerlerinde şu mobbing adı takılan hikayeden geçilmiyor, evet. tamam ama yeni bir şey keşfedilmiş gibi davranılması da tuhaf doğrusu. “iş yaşamında mobbing diye bir illet bulduk; hukukla, demokratik liderlikle bu mobbing belasının başı şöyle ezilir, böyle yokedilir” diye akıllar vermek ‘lüzumsuz sosyal bilimsel keşifler’in lüzumsuz çözümler listesine yeni bir madde eklemek gibi…nazar-ı şeysimde.
naapalım yani, iş hayatında var ve olacak böyle kaka şeyler yapan tipler, hayatın her türlüsünde var arkadaş, kaçamazsın.
naapalım yani, iş hayatında var ve olacak böyle kaka şeyler yapan tipler, hayatın her türlüsünde var arkadaş, kaçamazsın.
bir adım geriden bakıldığında insanların çalışma arkadaşlarıyla rekabete teşvik edildiği iş dünyasında ve modern hayat tarzı içinde hepimizi, her alanda mümkünse en birinciliğe koşturtan şu dünyada, para kazanmaya gidip geldiğimiz o iş yerlerinde insanların birbirinin açık ya da örtülü gözünü oymakla meşgul olması gayet "normal" değil mi? yırtık don meraklısı egonun kapitalist sistemle mükemmel uyumudur bu. ego, bu yaşam biçimiyle kendi kendini aşmaya çalışmakla vakit kaybedemez, acil tarafından önündeki adamı yaka paça indirmesi, insanlıktan derhal çıkması gerekli. (hatalıysam solla)
insanlar mesai saatleri içinde genellikle ne yaptıklarını bilmez durumdalar. hemen her sektörde insanların aynı torna tezgahından çıkmışçasına birbirinin benzeri işler kotarmaları da bununla açıklanabilir; bu ne yaptığını bilmeden yapma haliyle. ama bunun da bir adı var; "gelenekleşme" ya da "kurumlaşma" diyorlar bu yaratıcılık fukaralığına…
çalışan mutsuz işte. genelde.
ama sadece mobbing denen şeye maruz kalanlar değil, mobbing yapanlar da mutsuz… bugün burada mobbing denen şeye maruz kalan yarın, koşullar müsait olduğunda aynı yerde ya da başka yerde mobbing uygulayan da olabilir. o halde insanların sistem kaynaklı davranış bozukluklarına ad takıp yeppisyeni tedbirler almak yerine, giderek mutsuzlaşan ve ayakta kalabilmek için birbirine saran insanlara, salt yaptıkları işten mutlu oldukları ve başka tatmin aramadıkları, güvenli bir üretim hayatı yapılandırmak gerek. (şekerim benden söylemesi. ki söylemesi bedava evet)
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder