bugün aylar sonra ilk defa corciyanus'la dışarı çıktık. benim zorumla. kendisi aylardır mağarasından dışarı kafasını uzatmadı çünkü. aslında biraz corciyanus'tan bahsetmeliyim. kendisi süheyla ve suphi adlı iki kendi gibi deli kediyle sonradan deliye döndürdüğü bir evde yaşamakta olup son 12 senedir benim içimi baymakta. artık gün içinde ne yaptığını düşündüğümde, ya saçlarının arasındaki tavuk kemiklerini ayıklıyordur ya da üzerindeki giysilere yapışmış bezelyeleri baş ve işaret parmağı marifetiyle etrafa fırlatıyordur gibi görüntüler canlanıyor zihnimde. böyle bi deli kadın. ben de onun deliliği nispetinde huysuz ve tatlı kadın. hehe.
günler önceden yaptığımız plan basit: kadıköy'den bir otobüse binip beykoz'a gitmek. ama arabaya binmeden önce benim planım bir oyuncak su tabancası almak. (onu da anlatıcam) ben beykoz'a hiç gitmemişim. sağdan soldan yarım yamalak dinlediklerimden, kızkardeşimin manyakça abartmalarından sanıyorum ki kanlıca-anadolu hisarı-anadolu kavağı-beykoz filan bu istikametler böyle ormanlık yeşillik ve boğaz manzaralı bi sakinlik.
biri zaten evde bile penguen, öteki desen yer yön fukarası. iyice soruşturmadan araştırmadan ne çıkıyosun yola. nooldu. işte dedim ya, kavağı tutturamadık bi türlü. beykoza gittik beykozdan anadolu kavağı - kavacık otobüsüne bindik meğer kavacık istikametine binmişiz.yani geldiğimiz yolu geri gitmeye başladık. bayaa da gittik ama sor ki neden.
çünkü otobüste japon vardı!
hakkaten nolcak bizim bu japonluğa ilişkin önyargılarımız.. bak bu da başka bi yazı konusu. geç.
ikimizde birbirimize söylemeden o japona güvenmişiz. otobüste bu varsa kesin anadolu kavağına gidiyodur çünkü bu. elinde haritalar ve bir rehber kitapla şaşkolozca sağa sola bakıyo. hayır boynunda fotoğraf makinesi yoktu. neyse. meğer japon göreceğini görmüş, kavağı mavağı gezmiş, geri dönüyo. ne dediği de anlaşılmıyo ki, anlasak belki arkadaşına "ayol kavak da ne güzeldi di mi" diyosa çakıcaz mevzuyu. hey allahım. bu arada corciya da sürekli havayı kokluyor. hayır, tehlike var mı filan diye değil. anason kokusu arıyor havada. çünkü oralarda bi yerlerde rakı fabrikası varmış eskiden. hatta bi ara, otobüste ben envai çeşit pis koku alırken, o rakı kokusunu aldığını sandı. dedim o senin kazağından saçından başından geliyodur.
baktım ben biz bayaa geri dönüyoruz yolu. corciya zaten kurda tazıya bağlamış. kalktım şoföre böyle biraz da diklenerek "anadolu kavağına daha ne kadar var" dedim. o da bana gülerek dedi ki, "kavak yok kavacık verelim" dedi. hadsiz.
kalk dedim corci iniyoruz. apar topar indik ve ilk gelen taksiye atladık. çünkü toplu taşımayla amaçladığımız yere taşınamayacağımız ortaya çıkmıştı. yani iki elle bi ziki doğrultamadık. yuf olsun bize.
anadolu kavağı ta anasının nikahıymış. bi ara bana çorum yoluna girdik gibi bile geldi.
deniz kıyısı bi restoranda rakı-balık hikayesine girdik, gevşedik ve ondan sonra unuttuk yollardaki aptiliğimizi. geri dönerken de riske girmedik, korsan taksiyle beykoza ordan sarı dolmuşla kadıköye.
tabi anadolu kavağındaki rakı sofrasını, dün aldığım fiyakalı paltomun fotoğraflarını coriyanus'a defalarca çektirerek piç ettiğimi söylemedim daha. şimdi söylüyorum. kadıköy'den çıkarken oyuncak tabanca alarak aklım sıra paltoma gereken aksesuarı eklemiş oldum. geriye kalan tek şey konsepte uygun poz vermekti. ben verdim vermesine de, corciyanus'un kafası iyi olduğu için çektiği fotoğraflar bulanık. titrek bir penguen o.
**
ya asıl gerçeği öğrenmek ister misiniz? söylesem inanacak mısınız sanki... iyi peki hadi,
olay yerinden ayrılırken şans eseri bir kare... |
yani şimdi ben "önce fiyakalı paltomu buldum sonra dalgasına aldığım tabancamla birdenbire bir süper kahraman oldum" desem inanmıycaksınız di mi. biliyorum. biliyorum. zaten süper kahramanlığın en şahane yanı da bu: söylüyorsun kimse inanmıyor. ama sonra "ay burcuuu, sen yoktun neler oldu burda, sahi nerdeydin yine" demeyi biliyorsunuz. daha demediniz ama diyceksiniz. hep olcak bunlar. ben hazırım beni bekleyen görevlere. ya siz kuzum?
![]() |
süper kahriman burcu sıdkısıyrıq beşi bi yerde iz peşinde... hikaye yaf, aslında herşey fiyakalı paltom için :) |
istanbulu hiç bilmeyişime rağmen şileye gitmiştim bir keresinde. üç ev görsem etraftakilere şileye geldik mi diye soruyordum,:d
YanıtlaSilhaha, tırtonyum:D sevdim bu ismi.
bekleyen görevlerde kolaylıklar dilerim efenim.
sağolunuz efenim,
YanıtlaSilherşey halkım evceezlerinde rahat uyusun diye...
tırtonyum bilhassa aramızdaki tırt tipleri yoketmede çok başarılı bir maddeymiş. şimdi efendim kime göre tırt neye göre tırt filan o konulara girmeyelim. bir süper kahramanın en birinci süper gücü herşeyin iyisini kötüsünü ayırmaktır en başta. bu silahı yapıp, küçük bir oyuncakçı dükkanına bırakan şakacı bilimadamına ulaştım, şimdi bi de tırtsavarlı burcumobil sipariş ettim bakalım. arabasız süper kahraman olmaz hiç olur mu.
haha, saygı duyarım efenim.
YanıtlaSilbir süperkahramana sorulmaz ama yinede, özel gücünüz nedir?
Bence burcumobile hiç gerek yok otobüsler gayet eğlenceli senin için bir gün aradığımda
YanıtlaSil-nerdesin diye ?
Bolu diyebilirsin fısıltıyla
melanous,
YanıtlaSilaslında bi özel gücüm yok. yaniih, bi tane var daaa, rezillik yav. çok zorunlu olmadıkça kullanmıyorum........ tamam hadi söylüyorum ama sağda solda duymiyim. ben ıkınınca mekan değiştirebiliyorum. evet. yeterince ıkınırsam çok uzağa gidebiliyorum ama gittiğim yerde ıkınma kuvvetiyle altıma doldurmuş halde oluyorum. hadi yakın mesafelerde yer değiştirdim diyelim, o zaman da gittiğim yerde bi osuruk kokusu oluyor ki, istemeden ne masum canlar aldım, ne değerli hafızalar kayboldu böyle. tırtın yanında yaş da yanıyor. bu yan etkiler sebebiyle toplu taşımayı tercih ediyorum.
ben daha ziyade "batman" tarzı bir bilimadamıyla çalışıp, süper aparatlarımın parası neyse vermeyi seviyorum. gerisi de benim mangal yüreğim işte... :)
chef ytong,
YanıtlaSil:)) otobüslerde durduk yerde yarattığın o fısıltı gizemini senden iyi verebileceğimi sanmam ytong. bana bak o değil de, akşama börek yapıyorum galiba. dışarda yeme.
Peynirli olsun ama
YanıtlaSilpaltona bayıldım,bu arada geçen gece Matrix'i onbininci kez izliyorken o paltoların moda olduğu yılları düşünmüşken,palton nedense bana filmi hatırlattı yine...Tez varam da Reloaded'i izleyem bi daha...
YanıtlaSilSenin palton sağolsun,saç rengine de bayıldım....
Not:bu günkü kelime doğrulamamız pateras geldiiii....paterasın ne olduğunu bilmediğimden yine yalanladım kelimeyi ehehehe
kurşun kalem,
YanıtlaSilbi ton iş ve gevezelik paltom içinde zaten. bi allahın kulu da paltom hakkında bişeyler demiş oldu. sağol kardeşim çok duygulandım.
halbuki çok da farklı değil bilmez miyim ama aşk işte :)
o kelime doğrulama isteyince kaldırılıyo mu ki. varsa öyle bişey kaldırayım, du ben bi kurcalıyım.