13.02.2011

beyamcalar hanımteyzeler

hayatta bazen mesai sonu uzatılan kadehi geri çevirmezsen durmakta zorlanabilirsin. bu laflarımı hep yazıyosunuz bi köşeye di mi. bigün birileri bu sanal dünyanın da fişini çektiğinde hep uçacak bunlar. havaya bile karışmıcak. 

şimdi evet, bugün iki kadeh atıp evlere dağılabilen yarın bir bakarsın evlerin yolunu bulamıyor. oluyor bunlar.

dün akşam mesai sonu kafaları kırıp dükkandan çıktıktan sonra kendimizi yaş ortalaması nerden baksan 50 olan fasılcı tipler arasında bulduk. hakkaten orta yaşı geçmiş bi fasılcı tipolojisi de var bence. erkeği ayrı kadını ayrı ama çerçeve belli. hele o enstrüman çalan udi amca, sanat icra edicem derken böyle ortamların huysuzu olup çıkıyo. timur selçuk sendromu. sanırsın, bi o anlıyo musikiden geri kalan herkes zirzop...  içlerinden bazıları mesela musiki korosuna yazılır, naapsın geçmiyo vakit evde. söylerler şarkıları notalara basa basa. yanlış girenlere çıkanlara ve çıkamayan adamlara belertirler gözlerini. kimisi efendi bi memurdur ama bi yandan da içli bir şairdir kendince... bi de sen gençsin ya, böyle yanlış bişey yapsan bile mazur görülüyo,  gençlik işte filan diyo teyzeler amcalar. ortamın haylaz çocuğusun hemen öyle alıyorlar içlerine seni..

bir ara ortamdaki bütün masaları ele geçirip (istediğim zaman susturup istediğim zaman serbes bırakmak derecesinde) bir de şarkı patlattım mı. ay sabahlar olmasın...

zaten tek bi şarkı var sağlam keyifli olduğum zamanlarda söyliceğimin tuttuğu. o da nası ağır, nası tumturaklı, nası melankolik, nası numaracı... :)  şarkımı bitirdiğimde bi patricia kaas referansı yapmayı da ihmal etmedim. sonra haydi hep beraber  ikinci baharlar, danslar, dokuz sekizler... sonra yüzümü masaya yan dönüp hep beraber şarkı söyleyenlere doğru elim kulağımda "duyamıyorum" pozu atmalar (içimizdeki isimsiz assolistim yemin ederim), uzun masanın sonunda uyuklayanlara inen seri tokatlar (yok bunu şimdi uydurdum)...

şarkının dediği gibi, gecenin sonuna doğru "herkesle dost ol herkesle arkadaş" dercesine, mekandan her ayrılan gelip benle tokalaşıyo. sanki mekan sahibiyim aq. çok eğlendikler, çok memnun olduklar... yok demedim ben artık yine beklerizler, her zaman beklerizler... hahaha, o kadar da değil.

biz ayrılırken artık saat kaç olduysa, fasılcı beyamca hanımteyze tayfası da yavaş yavaş erimişti. üç beş kişi ve mekan sahipleri kapanış sohbetlerine girmişlerdi. bir garson dolanmaktan helak olmuştu. biz de herkese iyi geceler dileyip sallana sallana uzaklaşmıştık bile.

2 yorum :