bu sabah yolda, öyle dalmış gitmişim. radyo kanalı da fırsattan istifade reklamlara girivermiş. maruz kaldığım reklamın ne dediğini algıladığımda küççük kulaklarım inanamadı duyduklarına... sanırım turkcell reklamıydı. konu sevgililer günü. genç bir adam sesi, sevgililer gününü kutlamak isteyen sevgilisine türlü kutlama masraflarından kaçmak için bişeyler geveliyor ve hatta şunu da diyordu:
-sevgilim zaten sevgililer günü dediğin kapitalist sistemin bir oyunu!

hayret yani o kadarcık muhalafeti bile alıyorlar insancıkların elinden. alıp onunla da dalga geçiyorlar ya. ay hayır asabım bozuldu. nası bi döngüdür bu hakkaten, kendine karşı olanı bile maskara ediyor reklamlarında. onu da bi satış tekniğine dönüştürüveriyor iki dakkada.
gerçi ne bozuluyo asabım? adorno teee 1944'te;
"dümenin başındakiler, tekelin varlığını örtbas etmek konusunda artık kaygı duymamaktadır; öyle ki varlığı itiraf edilirken ne kadar arsız olunursa gücü o kadar artar."
demiş kültür endüstrisine ilişkin bir makalesinde. ben yıl 2011'de bu satırları da bugün okudum. hatta az önce. tesadüf. okuyunca aklıma sabah radyoda dinlediğim reklam geldi direk.
bi de sonra ondan geçtim, ulan burcu dedim, sen sistemin arsızlığına takılacağına -o zaten bilinen bi vaka- her seferinde bilmeden, o sıra okumakta olduğun kitaplarda tam da o ara oluşan kendi yaşantı parçacıklarına paralel temel parçacıklar bulmana takıl. asıl orda bi numara dönüyor.
baudrillard'ın simulations'da maskelenmesi gereken bir gerçeklik bile kalmadığını söylemesi geldi aklıma. yani arsızlık mı pişkinlik mi yoksa neyi kimden saklıyoruz, salla gitsincilik mi bilmiyorum ama her halükarda kesinlikle çok sinir bozucu. öte yandan bu gösteriyor ki muhalefet farklı bir söylem üretmeli artık. iktidarla göbekten bağlı olduklarına göre üretiyor da, sadece biz görmüyoruz. imza: ayşec. the iyimser sosyolog :)
YanıtlaSil