iki gündür yatıyorum. işe gidemedim. evde de acı içinde inlemekten ve burnumu çekmekten başka hiçbişey yapamadım. sinüzit belası.
saçlarınızı kurutmadan bıraktığınızda saç diplerinizden burun ve alın boşluklarına gönderilen heyecan dalgasına sinüzit denir. saçlarınızı kurutmadan çıkmayınız. bugün doktora gittim, iki ayrı antibiyotik yazdı. o kadar olmuşum yani.
![]() |
allaan manyaa |
muayeneden önce ben bir koltukta doktorun çağırmasını beklerken tam karşımdaki koltukta da ninesinin ve dedesinin arasında tombul bir kız çocuğu oturuyordu. oturduğum andan itibaren gözlerini dikip bana bakmaya başladı. ben de bir iki baktım sonra başka yerlere. sonra tekrar baktım bu sefer uzunca. çocuk, bir bana bakıyor, bir açık kolundaki yere -ufak bi operasyon yapılmış herhalde ve açık tutup beklemesi söylenmiş- bakıyor sonra tekrar bana bakıyor. sanki bak bana naaptılar der gibi. ama yüzünde hiçbir ifade de yok.
küçük çocuklarla eskiden beri iletişim kuramam. her defasında bozup atarlar beni. bişey söylemelerine de gerek yok. soru sorduğumda yüzüme dik dik bakarak yanıt vermemeleri bile acayip moral bozucu. buna rağmen arada bir denerim. sonunu bile bile. bu kız çocuğu da öyle sevimliydi ki, denemek istedim. gülümseyerek,
- ne oldu sana? dedim.
dedim ve gülümsememi biraz daha uzattım. tam beklediğim gibi tabi: bana baktı. baktı. sadece baktı. sanki o soru hiç sorulmadı. aramızdan biri iletişim kurmaya çalışmadı. bu ne rahatlık arkadaşım.
bebeklerden ve küçük çocuklardan çok tırsıyorum.
niye dik dik bakarlar ki. herşeyimi, tüm hayat hikayemi görür gibi. seni biliyorum der gibi.
![]() | ||
bu gülüyo yine nispeten. |
otobüslerde minibüslerde de oluyor. nefret ediyorum çocuklu birinin arkasındaki koltuğa oturmaktan. kucağa gelecek yaştaki çocuk sahipleri, genellikle çocuklarının yüzleri arkaya bakacak şekilde tutuyorlar ya. herhalde öyle tutması daha az yorucu ondan. çocuk da naapsın, karşısında ne varsa tıngır mıngır yol boyu sallanan bir kafayla özgürce bakmaya koyuluyor. en çok da tam arkada oturana yani tam karşısındaki tipe. nası ölümüne inceliyor sıpa. delik deşik ediyor adamı bakışlarıyla. dikiyor bakışlarını, süzmüyor da. öyle tam gözünün içine bakıyor yol boyu. arada sıkılıp başka yerlere, camdan dışarı bakıyor mesela, sen bi nefes alıyorsun o sıra, sonra kaldığı yerden senle uğraşmaya devam... kitleniyor resmen. ne var ulan yüzümde. ben aynaya bu kadar dikkatli bakmıyorum be.
onunla konuşsan hiç oralı değil, senle konuşmaya hiç ihtiyacı yok belli.
güldürmeyi ya da tuhaf sesler çıkararak sevgi göstermeyi hiç beceremedim zaten. tacize katlanmaktan başka bişey gelmiyor elimden. ki ben de bazen onlara bakıyorum dik dik. hangimiz çevirecek bakalım bakışlarını. ama hiç öyle bir oyun da bilmiyor gibiler.
zaten hep onlar kazanıyor aq.
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder