ev hanımı annelerde ajanda sahibi olma hastalığı vardır. o şevkatli ve hep verici kadın,
eşinin ya da çocukların elinde hiç kullanılmamış, yeni bir ajanda gördüğü zaman, bilbo baggins'in yüzük görmüş haline bağlar.
peki bir ev hanımı ajandayı ne yapar?

gelişen teknoloji bir ajandaya not etmesi olası ne varsa(telefon numaraları, yemek tarifleri) hepsini sildi süpürdü. ama size ne ne yapacağından, hem ondan kıymeli mi(ssss) alt tarafı bi ajanda? falan filan bir çok evde tanıdık sahneler... bu noktada ev hanımlarının ajanda seviciliği bi muamma. ama sizi temin ederim, hayatta daha büyük muammalar var.
annem gibi.
annem de ajanda avcılığını çok sever.
annem tarihine göre önemli notlar almayı seven de bir kadındır.
o halde annem, ajandaları önemli notları yazmak için avlamaktadır...
diyebiliriz.
dil sistemi içerisinde mantıklı olur ama gerçeğe uygun olur mu?
olmaz.
ama sizi temin ederim gerçek, çoğu zaman kurmacadan daha mantıksızdır. hele annemin dünyasından söz ediyorsak.
annemin aldığı önemli notlara bakarsak aslında pekala ajandaya yazılacak cinsten olurlar ama annem ajandaya yazmaz. o ajandalar, ilk 1-2 sayfadaki birkaç nottan sonra bomboştur.
peki annem bu önemli notlarını nereye alır?
cevap veriyorum: "arkasına."
mutfağa
astığı takvimin arkasına, alışveriş fişlerinin arkasına, koşan atlar
tablosunun arkasındaki kılıfa, ev telefonunun yanındaki küçük not
defterinin arkasına.
ve bakınız şu türden notlar bulunur. (tarihleri uydurdum ama notlar aslına uygundur):
"7 aralık 2002 tüp taktırdım.": bu nottan bi sürü var. tüp aniden bitip sürpriz yapmasın diye
"13 haziran 2003 mamografi kontrolüne gittim.": bu iyi bişey ama zaten belgeli
"5 mayıs 2007 yiğidin astım krizi. cihaza girdi.": cihaza giren evladı için tuttuğu not.
"23 ocak 2008 burcu regl oldu.": bu nottan da bi sürü var, eskiden kendininkini de yazardı. buradaki mantık, bir ay sonra reglim gecikirse anneme soracağım, anne ben geçen ay ne zaman regl olmuştum diye. annem de aldığı nota bakıp derhal söyleyecek.
"6 ekim 1997 emel sayın'a ilgimi kaybettim.": anne bakıyorum da tv'de emel sayın çıkınca artık pek oralı
olmuyorsun, dersek annem de hemen... (şaka len şaka böyle bi not hiç olmadı. ama annemin emel sayın'a azalarak biten hayranlığı gerçek)
biz bu saçma alışkanlığı üzerine düşünmedik bile. annem de böyle biriydi işte.
ama bir gün evde bi not gördüm ve artık o gün, bu benim özbeyöz annem de olsa evet notunu verdim.
o gün evde hizmetçi kız kiraz modunda bir türkü tutturmuş kıyı bucak temizlik yapmaktaydım. elimde vileda
sopası, omzumda toz bezi vardı. kafamda tülbent, tülbentin üstünde de
tarafımdan çiğnenip tutturulmuş sakız. altımda kırk etek, onun içinde
paçalı don... aman tamam ne be. hayır yani keşke okumam yazmam da
olmasaydı. neyse. o sıra salondaki eşyaların tozunu almaktayım. açık gri renkte, kocaman bir televizyonumuz var, önünü sildim "arkasına" geçtim. bi baktım ki, televizyonun arkasına mavi tükenmezle kelimesi kelimesine şöyle yazılmış:
"22 eylül 2009
yiğit gitti
allah yolunu açık etsin"
?!
sakız düştü.
şimdi bi kere onu oraya yazandan çok (yazanı bırak artık, o mutlu öyle) onu okuyana yazıktır. herşeyden önce insan, o notu yazanın oraya yazma ânını düşünüyor ister istemez. annem eline tükenmez kalemi alıp evin içinde gezinmiş, etrafa tavana filan bakıp nereye yazsam... nereye yazsam... hımmm dur şu televizyonun kıçına yazayım... mı demiş?
yok yaa çok absürd.
ama absürdmabsürd. buna benzer bişe olmuş işte.
ama absürdmabsürd. buna benzer bişe olmuş işte.
ya peki o an birimiz oradan geçerken yakalasak onu:
-anne ne yapıyorsun televizyonun arkasında?
-not alıyorum kızım.
-ha iyi iyi.. ne? bi dakka nası?
o değil de,
haftaya annem istanbula geloor, fena özledim. :)
anneye selam, geldiğinde..
YanıtlaSilşimdi bende annemi özledim :)
benimki de ajanda meraklısı gerçekten :) birisi eve bi ajanda getirsin aynen öyle açar gözlerini. ihtiyacım vardı der.. ama her sene :) kullanmaz da...
anne ispenç tavuğun sana selamı var diycem bakayım ne diyecek? :))
YanıtlaSil